Teknolojik gelişmelerin her geçen gün gelişme göstermesi ve insan sayısında yaşanan artışlar, tüketim alışkanlıklarının değişmesine sebep olmaktadır. Hızlı tüketimle birlikte doğada var olan kaynaklarda da hızlı bir tüketim olduğu görülmektedir. Kaynaklarda yaşanan azalmalar, nüfus artışıyla artan çevre ve hava kirliliği hem doğayı hem de canlıları ciddi bir şekilde tehdit etmeye başlamıştır. İnsan hayatının devamlılığı, gelecek nesiller için kaynakların tükenmemesi ve gelecek nesillerin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için hem insanlar hem de işletmeler “Sürdürülebilirlik” ve “Yeşil” kavramlarını önemsemeye başlamışlardır. Sürdürülebilirlik, insan ihtiyaçlarının, çevreye zarar vermeden ve doğal kaynakları koruyarak, gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayan bir sistem olarak ifade edilmektedir (Şen, 2022, s.392). Kaynakların verimli kullanılması, enerjinin geri dönüştürülmesi, atık malzemelerin çeşitli işlemlerden geçtikten sonra yeni bir üründe kullanılması gibi yöntemlerle yapılmak istenen sürdürülebilir tüketimde ürün, marka, ambalaj, fiyat, tutundurma yani pazarlamanın tüm karmaları da bu değişime destek vermektedir. İşletmeler, sınırsız olan insan istek ve ihtiyaçlarını karşılarken uzun süre kullanılan dayanıklı ürünler üreterek, ürünlerde kullanılan materyallerin geri dönüştürülebilir olmasına dikkat ederek, fabrikalarda kullanılan enerjilerin mümkün olduğu kadar azaltılarak kullanılmasını sağlayarak yeşil ve sürdürülebilirlik kavramlarına destek vermektedirler. Çevreye ve doğaya karşı duyarlı olan tüketiciler, istek ve ihtiyaçlarını karşılarken kendileriyle aynı hassasiyette olan işletmelerden ürün almaktadırlar. Sürdürülebilirlik ve yeşil satın almayı destekleyen işletmeler, bunu bir strateji olarak da kullanmakta ve rakiplerinin önüne geçmektedirler.