Toplumsal cinsiyet rollerinin tüketici davranışları üzerindeki etkisi, günümüz pazarlama stratejilerinde önemli bir yer tutmaktadır. Cinsiyet kimliği, bireylerin tüketim alışkanlıklarını, marka tercihlerini ve satın alma kararlarını şekillendiren temel faktörlerden biridir. Kültürel ve sosyal normlar, bu kimliği biçimlendiren unsurlar arasında yer almakta ve tüketicilerin markalarla kurduğu ilişkilerde belirleyici rol oynamaktadır. Bu çalışma, toplumsal cinsiyetin pazarlama stratejileri üzerindeki yansımalarını inceleyerek tüketici tercihleri üzerindeki etkilerini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Tarihsel ve güncel perspektiften ele alınan bu konu, kadın ve erkek tüketicilerin marka seçimlerinde nasıl farklılaştığını ortaya koymaktadır. Geleneksel cinsiyet normlarının değişmesiyle bireylerin tüketim kararlarında daha özgür hareket edebildiği ve markaların cinsiyete duyarlı iletişim stratejileri geliştirmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Ayrıca, toplumsal cinsiyet rollerinin marka sadakati ve tüketici bağlılığı üzerindeki etkisi de incelenmektedir. Tüketicilerin kendilerini ifade etme biçimleri ve markalarla kurdukları duygusal bağlar, cinsiyet temelli algılar ile doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle, markaların kapsayıcı ve eşitlikçi iletişim stratejileri geliştirmesi hem tüketici sadakatini artırmakta hem de toplumsal dönüşüme katkı sağlamaktadır. Son olarak, feminist ve eleştirel yaklaşımlar doğrultusunda pazarlama stratejilerinin tüketici algıları üzerindeki etkisi değerlendirilmektedir. Dijital platformların yükselişiyle ortaya çıkan yeni eğilimler, toplumsal cinsiyet algısının dönüşümüne katkıda bulunurken, aynı zamanda etik tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda, markaların değişen tüketici beklentilerine uyum sağlayarak cinsiyet normlarına meydan okuyan stratejiler geliştirmesi, daha kapsayıcı bir pazarlama anlayışının önünü açacaktır.