Bu çalışmanın amacı 20. yüzyılda alternatif bir eğitim yaklaşımı olarak ortaya çıkan Célestin Freinet pedagojisini okul öncesi eğitim bağlamında analiz etmektir. Freinet'in pedagojik düşüncesi, öğrenme biçimine önemli katkı sağlamıştır. Okulların ortaya çıkışından önce insanlar gözlem yaparak ve tekrar yoluyla öğrenmekteydi. Ancak çocuklar okula adım attığında bu öğrenme biçimi yerini geleneksel eğitime bırakmıştı. Fakat Freinet’e göre, öğrenci sorularına yanıt arayarak ve çözmesi gereken problemleri çözerek öğrenmektedir. Böyle bir bağlamda bilgi, kişinin merakına verilen yanıtlar olup güçlü bir içsel motivasyon kaynağıdır. Freinet’in yöntemleri, deneyimleyerek öğrenme, iş birliği ve öğrencinin aktif katılımını vurgulayarak okul öncesi dönemden itibaren eğitimi gerçek yaşam deneyimleriyle bütünleştirmektedir. Araştırmada, Freinet pedagojisinin tarihsel temelleri, ilkeleri ve teknikleri incelenerek geleneksel eğitim modellerinden farkları ortaya konulmuştur. Freinet, eğitimin yalnızca teorik bilgi aktarımı olmadığını, öğrencilerin bilgiye aktif bir şekilde ulaşması gerektiğini savunmuştur. Bu doğrultuda, öğrencilere gerçek hayata dair deneyimler kazandırmayı amaçlamış ve onları özgür, bağımsız bireyler olarak yetiştirmeye yönelik yöntemler geliştirmiştir. Matbaanın kullanımı, serbest ifade ve iş birliğine dayalı öğrenme gibi temel yöntemler ayrıntılı olarak ele alınmaktadır. Ayrıca Freinet’in geleneksel eğitime yönelik eleştirileri ile pedagojisinin bireyselliğe dayalı yaratıcılığı, özerk öğrenmeyi ve toplumsal dayanışmayı nasıl desteklediği üzerinde durulmaktadır. Freinet pedagojisinin temel ilkeleri arasında demokratik eğitim anlayışı, öğrencilerin kendi öğrenmelerini yönlendirmeleri ve eğitimde üretkenliğin teşvik edilmesi yer almaktadır. Çalışmada, Freinet pedagojisinin günümüz eğitim sistemindeki yeri ve uygulanabilirliği de tartışılmaktadır. Özellikle okul öncesi eğitim düzeyinde yapılan bazı çalışmalar çerçevesinde Freinet yaklaşımının kullanımı değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, Freinet pedagojisi, okul öncesi dönemden itibaren eğitime yenilikçi ve özgürlükçü bir bakış açısı kazandırarak, çocukların yalnızca bilgi tüketicisi olmaktan çıkıp, eleştirel düşünen, üretken, iş birlikçi ve çalışan bireyler haline gelmesini amaçlayan bir model olarak önemini korumaktadır.