Bürokrasi-Siyaset İlişkilerinin Parlamenter ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemleri Üzerinden Değerlendirilmesi (2002-2022)

Recep Kaya
Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi
https://orcid.org/0000-0001-9072-232X

Özet

Kamu yönetimi alanında en önemli ve temel tartışmalardan birini siyaset ve bürokrasi gibi devletin idari olarak işletilmesinde görevli kurumlar arasındaki ilişkilerin ne şekilde olduğu oluşturmaktadır. İlişkilerin boyutu hükümet sistemleri, yönetim biçimleri gibi birçok faktöre göre farklılık arz etse de genel olarak bürokrat ve siyasetçilerin birbirlerine üstünlük kurma ya da idari gücü daha fazla kendi elinde tutmaya dayanmaktadır. Bu iki önemli kurumun görev alanları anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik gibi mevzuatlar çerçevesinde belirlenmiş olsa da işlerlik noktasında keskin sınırlar çizilememektedir.

Osmanlı Devleti’nde Tanzimat dönemine kadar padişah, devletin yönetiminde mutlak iradeye sahip olarak yürütme, yasa koyma ve yargısal görevleri kendisine sadakatle bağlı “kul statüsü” anlayışına dayalı bürokratların yardımıyla üstlenmekteydi. Tanzimat’a kadar padişaha mutlak bağlılık arz eden bürokrasi, devlet idaresinde padişahın yanında ikinci bir güç olarak ortaya çıkamamıştır. Tanzimat Fermanı ile başlayan modernleşme ve sonrasında yürürlüğe giren Meşrutiyet Dönemleri bürokrasiyi ve bürokratları devlet yönetiminde önemli bir konuma getirmiştir. Bu durumun ortaya çıkışında hükümetlerin görev alanlarının artması, bilgi ve uzmanlığın ön plana çıkması, modern devlet yapılarının ortaya çıkışı ve “tekil irade” anlayışına dayalı yönetimlerin yerini demokrasiyle idare edilen yönetimlerin alması gelmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti birçok alanda olduğu gibi bürokratik anlayışı da Osmanlıdan devralmış ve kamu yönetimine dair birtakım geleneksel uygulamaları devam ettirmiştir. Kuruluş yıllarında tek parti yönetimi ve anlayışıyla birlikte bürokrasinin etkinliği fazlayken, Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle bürokratik etkinlik giderek azalmış ve siyasi iradeye bağlı hareket etmeye başlamıştır. Siyasal iradeyi tek partinin elinde tuttuğu dönemlerde bürokrasinin etkinliği azalırken koalisyonlar döneminde ise bürokratik etkinlik artmıştır.

2002 yılında tek başına iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi, her zaman bürokrasinin idareyi yönlendiren bir unsur olmaktan ziyade iktidarın verdiği görevleri uygulayan ve kamuya hizmet eden bir araç olması için uğraşmıştır. 2002-2018 yılları arasında parlamenter hükümet sistemi döneminde siyasal iradede tek söz sahibi olan Adalet ve Kalkınma Partisi, bürokrasiyi tam anlamda kendine bağlı kılamasa da 2018 yılında yürürlüğe giren cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi modeliyle cumhurbaşkanının tüm üst düzey yöneticileri atama, görevden alma gibi görev alanlarında tam yetkili kılınması sonrasında bürokrasi siyasal iradeye bağlı bir unsur haline getirilmiştir.

Bu çalışma Adalet ve Kalkınma Partisi’nin parlamenter ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi dönemlerinde bürokrasinin ve bürokratik vesayetin siyasi irade eliyle nasıl ve ne şekilde dönüşüme uğradığı, siyasetin bürokrasiyi idari anlamda rakip olan bir konumdan kendisine bağlı hareket eden bir konuma nasıl getirdiğini ortaya koyması bakımından önem taşımaktadır.

Kaynakça Gösterimi

Kaya, R. (2024). Bürokrasi-Siyaset İlişkilerinin Parlamenter ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemleri Üzerinden Değerlendirilmesi (2002-2022). Özgür Yayınları. DOI: https://doi.org/10.58830/ozgur.pub634

Lisans

Yayın Tarihi

30 December 2024

ISBN

PDF
978-625-5958-21-1

DOI

Kategoriler