Küreselleşmenin bir sonucu olarak artan rekabet koşulları işletmelerin kıt olan kaynakları daha bilinçli bir şekilde etkin ve verimli bir şekilde kullanma zorunlulukları içerisine girmiştir. Rekabet koşullarının sağlanmasında, rakiplere karşı üstünlük oluşturmalarında, maliyetleri azaltmada, mal ve hizmetlerin kalitesini geliştirmede, maliyetleri azaltma ve bunun gibi nedenlerden dolayı pazardaki değişimlere bağlı olarak şekillendirmeleri ve bünyelerine yerleştirmeleri gerekmektedir. Pazardaki değişimlere hızlı bir şekilde uyum sağlayan işletmeler, daha kaliteli, standartlara uygun, düşük maliyetlerle mal ve hizmetler sunarak rakiplerinin karşısında yüksek düzeyde rekabet gücü elde edebilmektedirler. Günümüzde artan rekabet koşullarının ağırlığı, işletme yöneticilerini ve işletmeleri olumsuz yönde etkilemektedir. Geçmişten büyük karlılıkla çalışan işletmeler son yıllarda bu karlılıklarına ulaşamamakta ve artan rekabeti karşılamak ve karlılıklarını arttırabilmek ya da koruyabilmek için maliyetlere ve satış verilerine odaklanmaktadırlar. Bu kapsamda işletmelerin sahip ve yöneticileri hizmet verdikleri alanlarda oluşan rekabeti karşılamak, kaynakları daha verimli kullanmak, esneklik sağlamak ve olası riskleri azaltmak gibi yönetimsel hedeflere ulaşabilmek adına dış kaynaklardan yararlanmaktadırlar. İşletmelerin kaynaklarının etkin ve verimli bir şekilde kullanmaları açısından günümüz rekabet ortamında ana faaliyetlerinin dışarısında yer alan faaliyetler için dış kaynak kullanımını yönetimler bir çözüm olarak görmektedirler. Bu şekilde işletmeler kendilerine rekabet avantajı sağlayacak ana faaliyet alanlarına odaklanmakta ve kendi uzmanlık alanları içerisinde bulunmayan diğer faaliyetleri, kendilerinden daha fazla temel yeteneğe sahip olan işletmelerden kaynak kullanma yoluna gitmektedirler.