Çevresel iyileşmeyi ve sürdürülebilirliği sağlamak için enerji bileşiminde temiz enerji kaynaklarına doğru bir geçiş şarttır. Mevcut çalışma, nükleer ve yenilenebilir enerji kullanımında öncü ülke konumunda bulunan Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde nükleer enerji, yenilenebilir enerji ve enerji teknolojileri araştırma-geliştirme (ar-ge) harcamalarının ülkenin karbon ayak izi üzerindeki potansiyel etkilerini araştırmaktadır. 1974-2023 döneminin ele alındığı çalışmada, değişkenler arasındaki simetrik ve asimetrik etkileri birlikte dikkate almak amacıyla otoregresif dağıtılmış gecikme (Autoregressive Distributed Lag-ARDL) ve doğrusal olmayan otoregresif dağıtılmış gecikme (Non-linear Autoregressive Distributed Lag-NARDL)  yaklaşımlarından faydalanılmaktadır. Ampirik bulgular, değişkenler arasında uzun dönemde simetrik ve asimetrik bir eşbütünleşme ilişkisi olduğuna işaret etmektedir. ARDL analizi bulguları, uzun dönemde nükleer enerjinin, yenilenebilir enerjinin ve enerji teknolojisi ar-ge harcamalarının karbon ayak izi üzerinde anlamlı ve negatif bir etki yarattığını göstermektedir. Değişkenlerdeki pozitif ve negatif şokları dikkate alan NARDL analizi bulguları ise, uzun dönemde enerji teknolojileri ar-ge harcamalarındaki pozitif şoklar hariç diğer bütün değişkenlerdeki pozitif ve negatif şokların karbon ayak izini azalttığına işaret etmektedir. Dolayısıyla bulgular, ülkede nükleer ve yenilenebilir enerji tüketiminin çevresel kaliteyi önemli ölçüde iyileştirdiğini ve yenilenebilir enerjinin nükleer enerjiye kıyasla karbon ayak izini azaltmada görece daha etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bulgular, ülkenin enerji politikası için önemli birtakım çıkarımlar sunmaktadır.