Dünya genelinde yaşanan ekonomik krizler ve ortaya çıkan ihtiyaçlar, alternatif finansal sistemlere yönelimi artırmıştır. İslami finans, faizsiz, etik ve sosyal sorumluluk temelli yapısıyla bu alternatiflerden biri olarak dikkat çekmektedir. Türkiye, 1980'lerde İslami finansla tanışmış ve 1983'te Özel Finans Kurumları adıyla bu sistemin temelleri atılmıştır. 2005 yılında yapılan düzenlemelerle, bu kurumlar katılım bankası statüsüne kavuşmuştur. Türkiye’deki katılım bankacılığı sektörü, 2008 küresel krizinin ardından toparlanarak büyümüş, yeni bankaların katılımıyla gelişimini sürdürmüştür.

Son yıllarda dijital bankacılık, sektörde önemli bir yer edinmiştir. Türkiye’de katılım bankacılığı dijitalleşme süreci hızla ilerlemiş, dijital müşteri sayısı ve işlem hacmi artmıştır. 2020’de 3,3 milyon olan dijital müşteri sayısının 2024’te 6,1 milyona çıkması beklenmektedir. 2020’de 593,7 milyar TL olan işlem hacmi ise 2024’te 6,8 trilyon TL’ye ulaşacaktır. Ayrıca dijital bankacılıkla gerçekleştirilen işlem adedi de önemli bir artış göstermiştir. Türkiye’deki katılım bankaları, dijital platformlara yaptığı yatırımlarla büyüme kaydetmiş ve sektördeki potansiyelini güçlendirmiştir. Gelecekte dijital bankacılığın daha da yaygınlaşması beklenmektedir.