Sovyetler birliğinin 1991 yılında dağılmasına kadar, birliğin hammadde üreticisi olarak görev yapan Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan gibi Türk Cumhuriyetleri, nihayet 1990’lı yılların başlarında bağımsızlıklarına kavuşarak, komünist ekonomik sistemden serbest piyasa ekonomisine geçmişlerdir. Ancak söz konusu Cumhuriyetler, Sovyetler birliği içinde yapılan görev paylaşımından koptuktan sonra bir ekonomiyi tek başına yürütmenin sancılı süreçleriyle karşı karşıya kalmışlardır. IMF ve Dünya Bankasına üye olmanın yanı sıra finansal piyasalarda oldukça etkili bir rolü olan bankacılık sektöründe yapısal değişimler yapılarak bu zor dönem atlatılmaya çalışılmıştır. Birçok alanda çalışma serbestisi tanınan bankalara bu dönemde ihtiyaç hâsıl olmuş ve sektör önemli derecede büyümüştür. Ekonomiler açısından kilit öneme sahip sektörlerden birini oluşturan bankacılığın, gelişmiş olduğu ülkelerde reel sektöründe büyümesi ve gelişmesi de beklenmektedir. Dolayısıyla bu kitap çalışması, Bağımsız Türk Cumhuriyetleri’ndeki bankacılık sektörüne odaklanmakta ve sektördeki gelişimin ekonomiye katkılarına değinilmeye çalışılmaktadır.