Türkiye’de Finansal Baskının Temel Göstergelerle Tahmini
İndir
Özet
Son yıllarda, finansal krizlerin ve finansal baskının ekonomik sisteme olan olumsuz etkileri önemli bir araştırma alanı haline gelmiştir. Bu artan ilgi, finansal baskının ekonomik krizlere yol açabilmesi gerçeği ile yakından ilişkilidir. Bu krizler, yatırımcıların rasyonel kararlar almasını engellerken, politika yapıcıların da ekonomiyi etkin bir şekilde yönetmelerini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, finansal baskının doğru bileşenlerle ölçülmesi ve analizi, finansal krizlerin önlenmesine katkı sağlayabilir. Döviz kuru, sermaye piyasası, enflasyon, ülke riski, hisse senedi piyasası, dış borç gibi çeşitli faktörler, bir ülkenin ekonomisi için hayati öneme sahiptir ve bu faktörlerle ilgili doğru kararlar alınması gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı Türkiye’de finansal baskının ölçülmesi için belirli bileşenlerle finansal baskı endeksinin oluşturulmasıdır. Finansal Baskı endeksi oluşturulurken enflasyon, dış borç, sermaye piyasası, ülke riski ve para piyasası gibi bileşenler kullanılmıştır. Finansal baskı endeksinin hesaplanmasında temel bileşenler yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın bulguları, Türkiye'deki ekonomik durgunluk dönemlerinin finansal baskının arttığı dönemlerle yakından ilişkili olduğunu göstermektedir. Örneğin, 2009 yılında küresel finansal krizin etkisiyle, finansal baskı düzeyi yükselmiştir. 2010 yılında ise finansal baskı düzeyi azalmış, ancak 2013 Gezi Parkı eylemleri nedeniyle tekrar artış göstermiştir. 2014-2018 yılları arasında finansal baskı endeksi sıfırın altına düşmüş, ancak 2018 yılında döviz kurlarına yönelik spekülatif saldırılar nedeniyle tekrar yükselmiştir. Finansal baskı endeksinin genel olarak düşüş eğilimi gösterdiği dönemlerde, 2020 yılında küresel KOVİD-19 salgını ile birlikte tarihi rekor seviyeye ulaşmıştır. Son olarak çalışmada sanayi üretim endeksi ile finansal baskı endeksi arasındaki nedensellik ilişkisi incelenmiştir. Analiz sonuçları iki değişken arasında karşılıklı bir nedensellik ilişkisi olduğunu göstermekte fakat sanayi üretim endeksinden finansal baskı endeksine yönelik nedenselliğin daha güçlü olduğuna işaret etmektedir.