Örgütsel Çeviklik ve Kurumsal Sosyal Medyanın, Örgüt Yanlısı Etik Olmayan Davranışlar Üzerindeki Etkisi: Gelenekselliğin Düzenleyici Rolü
İndir
Özet
Bu çalışmanın amacı örgütsel çeviklik ve kurumsal sosyal medyanın, örgüt yanlısı etik olmayan davranışlar üzerindeki etkilerini ortaya koymak ve bu değişkenler arasındaki ilişkide gelenekselliğin düzenleyici rolü oynayıp oynamadığını tespit etmektir. Araştırmanın örneklemini İstanbul Sanayi Odasının her yıl belirlediği Türkiyenin en büyük ilk 500 Sanayi şirketlerinde çalışmakta olan yöneticiler oluşturmaktadır (n = 500). Bu çalışmada veriler Chen (2012) tarafından geliştirilen Örgütsel Çeviklik Ölçeği, Cai ve diğerleri (2018) tarafından tasarlanan Kurumsal Sosyal Medya Ölçeği, Umpress ve diğerleri (2010) tarafından geliştirilen Örgüt Yanlısı Etik Olmayan Davranışlar Ölçeği ve Thanissaro (2018) tarafından tasarlanan Geleneksellik Ölçeğinden oluşan bir anket yardımıyla elde edilmiştir. Elde edilen veriler kısmi en küçük kareler yöntemi varyans temelli yapısal eşitlik modellemesi (KEKK-YEM) yardımıyla analiz edilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre; örgütsel çevikliğin, örgüt yanlısı etik olmayan davranışlar üzerinde negatif ve anlamlı bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Buna karşın kurumsal sosyal medyanın örgüt yanlısı etik olmayan davranışlar üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olmadığı gözlemlenmiştir. Ayrıca gelenekselliğin, örgütsel çeviklik ile örgüt yanlısı etik olmayan davranışlar arasındaki ilişkide düzenleyici rolü oynamadığı gözlemlenmezken, yüksek geleneksellik düzeyine sahip yöneticilerin, kurumsal sosyal medya kullanımlarının artmasıyla örgüt yanlısı etik olmayan davranışlar sergiledikleri tespit edilmiştir. Bu sebeple gelenekselliğin, kurumsal sosyal medya ve örgüt yanlısı etik olmayan davranışlar arasında arttırıcı ve düzenleyici bir rolü olduğu belirlenmiştir. Son olarak araştırmanın bazı kısıtlarının bulunduğu vurgulandıktan sonra, hem şirket yöneticilerine ve çalışanlarına konu ile ilişkili araştırma bulgularına dayalı olarak bazı önerilerde bulunulmuş, hem de gelecekte benzer konularda yapılacak araştırmalara ilişkin öneriler sunulmuştur.