Geçmişten Günümüze Ülkemizdeki Yerleşim Alanları Seçim Kriterleri Üzerine Bir Derleme: Jeofiziksel Bir Bakış
Şu kitabın bölümü:
Tün,
M.
(ed.)
2024.
Tehlikeler ve Afet Dirençli Kentler II.
Özet
Depremler; diğer doğa olayları gibi yerleşim alanlarını tehdit eden ve yaşam alanlarının değiştirilmesine sebep olan doğa olaylarının başında gelmektedir. İnsanoğlu deprem sonrası kazandıkları tecrübeleri bir sonraki yerleşim alanın belirlerken kullanmış olsalar da büyük ekonomik, sosyolojik ve kültürel kayba uğramışlardır. Günümüze kadar gelen bu süreç içerisinde bilim insanları ve yerel yönetimler doğa ile uyumlu kent seçimi noktasında yerbilimsel çalışmalar, mekânsal planlama çalışmaları, coğrafi bilgi sistemleri çalışmaları gibi çok disiplinli araştırmalar gerçekleştirmişlerdir. Ülkemizde 1940 yılından günümüze depreme karşı dayanıklı yapı tasarımını gerçekleştirebilmek adına bina ve bina türü yapıların projelendirme safhasında gerekli olan zeminin fiziksel parametrelerinin belirlendiği zemin ve temel etütlerinin ülke genelinde aynı standartlarda yapılabilmesini sağlamak amacı ile belirli dönemlerde çeşitli mevzuat çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmada geçmişten günümüze yayınlanan mevzuat çalışmalarının jeofiziksel perspektifte incelenmesi gerçekleştirilmiştir. İncelenen yasal düzenlemeler sonrasında jeofiziksel araştırmaların kanun, tüzük, yönetmelik, genelge ve benzeri normlar içerisinde yeteri kadar yer almadığı ve bu durumun depreme dayanıklı yapı tasarımının gerçekleştirilmesinde birtakım eksikliklere sebep olduğu düşünülmektedir. Şehirlerimizin deprem dirençli hale gelebilmesi ancak deprem zemin yapı ilişkisinin doğru test ve etütler ile bilimsel bir şekilde kurulması ile mümkündür. Özellikle derin zemin yapısının jeofiziksel araştırmalar ile belirlenmesi hususu yönetmelik ve benzer normlarda yer almalı ve detaylandırılmalıdır. Ayrıca yerel zemin koşulları dikkate alınarak her ilimiz için sahaya özel sismik tehlike analizlerinin geliştirilmesi ve güncellenmesi gerektiği düşünülmektedir.