Ulusal, Bölgesel ve Uluslararası Perspektiften Türkiye’de Sağlık Hizmetlerinin Gelişimi
Şu kitabın bölümü:
Şahin,
A.
(ed.)
2023.
Sosyal Bilimlerde Akademik Araştırma ve Değerlendirmeler- VI.
Özet
Sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, toplumun genel refahı ve sosyo-ekonomik sürdürülebilirliği için kritik bir öneme sahiptir. Bu makalede, TÜİK, Sağlık Bakanlığı ve OECD’den derlenen verilerle Türkiye’de 2005-2021 döneminde sağlık hizmetlerinin gelişimi ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde betimsel olarak incelenmiştir. Ülkemizde sağlık hizmetleri kapasitesi sağlık personeli, kurum ve yatak sayıları açısından önemli bir gelişim göstermiştir. Sağlık personeli başına düşen kişi sayısı tüm kategorilerde azalmıştır. Ancak hekim başına kişi sayısı azalırken hekim başına hasta müracaat sayısı artmıştır. Özel hastane sayısının hızlı yükselişi sağlık sektöründe özel kesimin payını arttırmıştır. Özel hastaneler toplam yatak, yoğun bakım yatağı ve tıbbi cihaz kapasitesi içinde önemli bir paya ulaşmıştır. Özel sağlık sektöründeki büyümeye karşın, kamunun toplam sağlık harcamalarındaki payı özel harcamalardan çok daha yüksek olup, sağlık sistemi esasen kamu ağırlıklı olmaya devam etmektedir. Sağlık hizmetleri alanında, özellikle doğu bölgeleri aleyhine olan bölgesel eşitsizlikler ise halen giderilememiştir. Ülkenin batı bölgelerine kıyasla doğu bölgeleri sağlık hizmeti kullanımı açısından geride kalmakta, sağlık personeli ve hastane sayısı daha az olup hasta yoğunluğu ise artmaktadır. Türkiye, OECD ülkeleri içinde sağlık sektörü göstergelerinde zayıf bir performans sergilemektedir. 100.000 kişiye düşen hekim, hemşire ve ebe sayısında son sırada, 1.000 kişiye düşen yatak sayısında alt gruba yakın aralıktadır. OECD içinde cari sağlık harcamalarının milli gelire oranı açısından da son sırada olup, kişi başı sağlık harcamasında alt bantta yer almaktadır. Türk sağlık sistemindeki altyapının ve personelin COVID-19 salgını sonrası olası yeni salgın ve bölgesel sıcak savaş riskleri karşısında güçlendirilmeye devam edilmesi, sağlık teknolojileri alanında yerli ve milli üretimle ülkenin kendi kendine yeterliliğinin artırılması yerinde olacaktır. Türkiye’de kamusal sağlık yatırımlarının, yaşlanan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak ve bölgesel hizmet açıklarını da giderecek şekilde arttırılması ile dezavantajlı grupların sağlık hizmetlerine erişimi artırılarak, yoksulluk ve gelir eşitsizliğinin olumsuz etkileri azaltılabilir.