Ağrı, hem dünyada hem de ülkemizde oldukça yaygın görülen, gün geçtikçe giderek artan ve genellikle de tedavisi yetersiz yapılan bir sağlık problemidir. Ağrı, hem dünyada hem de ülkemizde oldukça yaygın görülen, gün geçtikçe giderek artan ve genellikle de tedavisi yetersiz yapılan bir sağlık problemidir. Ağrının fizyolojisini açıklayabilmek için Nosisepsiyon kavramının bilinmesi gerekir. Birçok ağrı deneyimi yaşayan kişi, doku hasarı ve fizyopatolojik değerlerde değişiklik meydana gelmeden ağrı duyduğunu belirtir.  Ağrının sübjektif doğası ve karmaşık yapısı ölçme ve değerlendirilmesini güçleştirmektedir. Ağrının “var” ya da “yok” olması değerlendirme için yeterli değildir. Değerlendirme yapıldıktan sonra mutlaka ağrının şiddeti, tipi, özelliği, lokalizasyonu, zamanla ilişkisinde ağrıyı azaltan ve artıran faktörler gibi özelliklerin de bilinmesi gerekir. Ağrı ölçümleri geçerli ve güvenilir olmalıdır. Bu niteliklere sahip olmayan ölçümler kullanıma elverişli değildir. Güvenirliğin olması için bir ölçümün kendi içinde tutarlı olmadı gerekir. Ağrı değerlendirmesinde ölçek kullanımı; hastanın rakamlar ya da sözcüklerle bildirdiği ağrı şiddeti ve niteliğini mümkün olduğunca objektif hale dönüştürmeyi amaçlar. Bu şekilde ölçek kullanımı hem hastanın hem de bakım veren hemşire ve hekimlerin arasındaki farklı yorumların ortaya çıkmasına engel olmaktadır. En güvenilir ağrı göstergesi hastanın kendi bildirimidir. Ağrı kontrolünde hemşireleri diğer ekip üyelerinden farklı kılan ve ayıran temel noktalar; hemşirenin hasta ile geçirdiği vaktin diğer ekip üyelerinden daha uzun süre olması ve bu nedenle hastanın daha önceden yaşamış olduğu ağrı deneyimleri ve bununla baş etme yöntemlerini öğrenmesi ve gerek duyduğu zamanda bunlardan yararlanması, öğrenmiş olduğu ağrı ile başa çıkma yöntemlerini hastaya öğretmesi, gerektiğinde ona rehberlik etmesi, planlanan analjezik tedavisini uygulaması, sonuçlarını izlemesi ve empatik yaklaşım sağlamasıdır.