Obezitede Probiyotiklerin Glukoz ve Lipid Metabolizması Üzerine Etkisi
Şu kitabın bölümü:
Ölmez,
M.
(ed.)
2023.
Veteriner Bilimlerinde Probiyotiklerin Terapötik, Profilaktik ve Fonksiyonel Kullanımı.
Özet
Obezite, anormal lipid birikimi ve yağ dokusunun hipertrofisi olarak tanımlanmaktadır. Temel nedeni ise tüketilen ve harcanan kaloriler arasındaki dengesizlikten kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, obezite birçok toplumda morbidite ve mortalite için önemli risk faktörü olmaktadır. 2013 yılında yetişkin bireylerde erkeklerin %36,9’u, kadınların ise %29,8’i fazla kilolu veya obez olarak kabul edilmektedir. Ayrıca obezite köpek ve kedilerde en sık görülen beslenme bozukluğu olarak bilinmektedir. Dünya çapında aşırı kilolu veya obez bireylerin sayısı artmaya devam etmektedir. Obezite genel olarak genetik faktörler, yeme alışkanlıkları veya fiziksel aktivite eksikliği gibi faktörlerin sonucunda oluşmaktadır. Fakat bu faktörlerin yanı sıra bağırsak mikrobiyotasının da etkili olduğu bildirilmektedir. Bağırsak mikrobiyotası, obezite ile ilgili metabolik bozuklukların patofizyolojisinde potansiyel bir faktör olarak tanımlanmaktadır. ‘‘Probiyotik’’ terimi ilk olarak 1974 yılında ortaya çıkmıştır. Probiyotikler ‘‘yeterli miktarlarda uygulandığında konakçı üzerinde yararlı sağlık etkisi sağlayan canlı mikroorganizmalar’’ olarak tanımlanmaktadır. Bu fonksiyonel özellikler arasında patojenik enfeksiyonun baskılanması, gerekli vitaminlerin sentezi, bağışıklık sisteminin iyileştirilmesi ve fizyolojik sürecin düzenlenmesi yer almaktadır. Probiyotikler, tüketicinin sağlıklı gıda talebini karşılamak için süt ürünlerine giderek daha fazla dahil edilerek, genel sağlığa, bağırsak fonksiyonuna ve sindirimin iyileşmesine yardımcı olmaktadır. Bağırsak mikrobiyotasının modülasyonu ve probiyotik tedavisi, obezite ile metabolik sendrom gelişimini önlemek için öngörücü, önleyici ve kişiselleştirilmiş tıpta önemli stratejiler arasındadır. Probiyotikler, bağırsak mikrobiyotasının bileşimindeki dengenin korunmasına yardımcı olduklarından, obezite için potansiyel bir tedavi olarak kabul edilirler. Probiyotikler, bağırsak epitel bariyer fonksiyonunu koruyarak, besinler için patojenlerle rekabet ederek ve konakçı bağışıklık tepkisini düzenleyerek, konakçı metabolizmasını iyileştirebilir, üremik toksisiteyi azaltabilir ve proinflamatuar faktör seviyelerini azaltabilmektedir. Sonuç olarak; bağırsak mikrobiyotasının organizmadaki metabolizmanın düzenlenmesinde önemli rol oynadığı iyi bilinmektedir. Bağırsak mikrobiyotasının metabolit üretimi yoluyla konakçı fizyolojisi ile pozitif etkileşime girmesi metabolik bozuklukların önlenmesi ve tedavisinde yeni bir yaklaşım sağlayabilmektedir. Hasta tedavilerine yardımcı olarak probiyotikler gelecekteki araştırmaların odak noktası olarak düşünülebilir.