Sanayi Devriminden bu yana artan sera gazı emisyonlarının neden olduğu iklim değişikliği küresel bir eylem planını zorunlu hale getirmiştir. Fosil yakıt yanması sera gazı emisyonlarının temel kaynağını oluşturmaktadır. Üretim sürecinde ihtiyaç duyulan enerjinin büyük çoğunluğu fosil yakıtlar kullanılarak karşılandığından insanoğlu büyüme-çevre ikilemine düşmüştür. Aşırı hava olayları, kuraklık, biyoçeşitlilik kaybı, gıda krizi ve çeşitli hastalıkların yayılımı iklim değişikliğinden kaynaklı olarak toplumların karşılaştığı olumsuzluklardır. Bu olumsuzlukların daha kötüye gitmesinin engellenmesi ve hatta durdurulması için küresel ortalama sıcaklık artışının 2^oC’nin (mümkünse 1,5^oC) altında tutulması hedefi belirlenmiştir. Ülkeler bu hedefi kendi ekonomilerine göre revize etmiş ve ekonomik aktiviteler gerçekleştirirken çevre kirletici etkiyi azaltmayı taahhüt etmişlerdir.

Çevresel bozulmayı arttıran veya azaltan olguların etki düzeylerinin belirlenmesi çevre ekonomisinin temel odağını oluşturmaktadır. Konunun vahameti arttıkça atfedilen önem de o derece artmaktadır. Günümüze kadar çevresel bozulmanın makro ekonomik belirleyicilerini kaleme alan çok sayıda akademik çalışma, bu alana genişlik ve derinlik kazandırmıştır.

Bu kitap çevre ekonomisinde yeni eğilimleri konu alan teorik ve ampirik çalışmaları bir araya getirip alana yeni ve bütüncül bir katkı ve karar alıcılara da politika önerileri sunulmasını amaçlamaktadır. Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde görev yapan akademisyenlerin katkılarıyla çevre ekonomisinin çok boyutlu doğası farklı bakış açılarıyla değerlendirilmiştir. Kitap her biri özgün bir araştırma olan dokuz bölümden oluşmaktadır.