Afetlere dirençli bir toplum oluşturmak bilinenin aksine göründüğü kadar kolay olmayabilir. Bu süreçte toplumsal açıdan eğitim ortamlarının oldukça önemli bir rolü olduğu da dikkate alınmalıdır. Toplumun afet ve acil durumlar konusundaki farkındalığı ve hazırlıklı olma seviyenin artırılmasında eğitim, günümüzde önemli bir konuma sahiptir. Doğal bir afet olarak kabul edilen depremler ise dünya üzerindeki birçok coğrafyada olumsuz ve yıkıcı etkilere neden olmaktadırlar. İnsanoğlu çoğu zaman doğanın bu yıkıcı afeti karşısında kendisini çaresiz hissedebilmesine rağmen bilimsel sonuçlara odaklı farklı türden önlemler almayı da bilmiştir. Özellikle eğitim ortamları bu önlemlerin gerekliliği ve uygulanabilirliği açısından önemlidir. Ülkemiz coğrafyasının sahip olduğu özellikler ve son yıllarda geniş yüz ölçümlerinde yıkıcı şiddette etkiler oluşturan deprem ve eğitim ortamları arasındaki ilişkinin okullarda afet yönetimi bağlamında bütünüyle ortaya konulması gerekmektedir. Böylece konuya akademik anlamda ve ulusal düzeyde daha fazla dikkat çekilmesi amaçlanmaktadır. Dolayısıyla bu çalışmada öncelikle afet kavramı, türleri ve genel özellikleri ele alınmıştır. Ayrıca ilgili alanyazın temelinde okullarda afet ve risk yönetimi süreci hakkındaki bilgiler kısaca bir araya getirilmiştir. Daha sonra oldukça yıkıcı bir afet türü olan deprem olgusu ve deprem türleri incelenmiştir. Depremin okul paydaşları arasında nasıl algılandığı ve deprem stresinin okul yöneticileri ve öğretmenler üzerinde yarattığı olası olumsuz etkiler vurgulanmıştır. Sonuçta ülkemiz özelinde depremin eğitim ortamlarına olumsuz etkilerini en aza indirmek için daha agresif bir afet ve risk yönetimi politikasının okullarda işletilmesi gerektiği düşünülmektedir. Elde edilen sonuçlar, okul yöneticileri ve öğretmenlerin yaşadıkları deprem stres düzeyleri ile deprem algıları üzerine daha fazla sayıda çalışma yürütülmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Böylece en başta okul yöneticileri ve öğretmenlerde olmak üzere okullarda afet yönetimi farkındalığını oluşturma ve olası deprem senaryoları karşısında takınılacak tavırları belirlemede etkin roller daha kolaylıkla belirlenebilecektir.