Yarının büyükleri bugünün çocuklarıdır. Bu nedenle onları iyi yetiştirerek geleceğe hazırlamak en önemli görevlerimizdendir. Bu sebeple birleşmiş milletler çocukların yalnızca kendilerine özgü bir sözleşmeye ihtiyaçlarının olduğu kanısına varmış ve onları koruma altına almıştır. Çocuk hakları 18 yaşının altındaki tüm bireylerin en temel haklarıdır. Çocuk istismarı Dünya Sağlık Örgütü (WHO, 2012) tarafından bir yetişkin, toplum veya devlet tarafından farkında olarak ya da olmayarak yapılan, çocuğun sağlığını ve gelişimini olumsuz etkileyen hareket ve davranışlar olarak tanımlanmış ihmal, fiziksel istismar, cinsel istismar ve duygusal istismar olarak 4 başlıkta sınıflandırmıştır. Çocuk istismarını gerçekleştirecek kişilerin ne yazık ki başta aile olmak üzere çocuklara en yakın olan ve onların bakımını sağlayan kişilerden oluştuğu gözlemlenmiştir. Bu bağlamda da spor ortamlarında antrenörler istismar davranışını gerçekleştirebilecek kişiler olarak karşımıza çıkmaktadır. Buradan hareketle yola çıkılan araştırmada; spor ortamında antrenörlerin sergilediği ve duygusal istismara yol açarak çocukları büyük ölçüde etkileyen “argo sözcük kullanımı, alay etme, tehdit etme, suçlama, önyargı, emir verme, sen dili” gibi olumsuz iletişim davranışlarının incelenerek literatüre destek sağlaması ve konuya dair farkındalık oluşturulması amaçlanmıştır. Bu çalışma, antrenör ve sporcu iletişiminde olumsuz dil kullanımı üzerine yapılan betimsel bir çalışmadır. Çalışmada, verilerin toplanması amacıyla literatüre dayalı detaylı kaynak taraması metodu çerçevesinde tematik derleme deseni kullanılmıştır. Çalışma sonucunda spor ortamında sıklıkla karşılaşılan “emir vermek, tehdit etmek, suçlamak, lakap takmak, alay etmek, argo kullanma” olumsuz iletişim davranışlarından olduğu ve bu davranışların tümü duygusal istismar kapsamına girdiği, tüm bu davranışların çocuğun kendisini değersiz ve savunmasız hissetmesine utangaçlık, içe kapanma gibi davranışlar sergilemesine ve beraberinde özgüven duygusunu yitirmesine, kişiliğinin zedelenmesine neden olabildiği söylenebilmektedir.