Kamu Harcamaları Algısı: Teori ve Uygulama
İndir
Özet
Kamu harcamaları iktidar ve halk arasındaki iletişim kanallarından biridir. Eğer kamu harcamaları etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilirse, seçmenler iktidar partisine oy vermek suretiyle destekte bulunur. Ancak kamu harcamaları etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmezse seçmenler muhalefetteki partilere oy vermek suretiyle iktidar partisini cezalandırırlar. Bu süreç içinde kamu harcamalarının gerçekte ve sözde artışları da seçmenlerin tercihlerinde önemli bir rol oynar. Ancak bazı durumlarda öngörülmeyen neticeler ortaya çıkabilmektedir. Söz gelimi kamu harcamalarının görünüşte artması seçmenler üzerinde olumlu bir etki yaratırken, kamu harcamalarının gerçekte artışı seçmenler üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir. Ayrıca kamu harcamalarının etkin ve verimli şekilde yapılması oy kaybına sebep olabilirken, etkin ve verimli olmayan kamu harcamaları oy artışı yaratabilir. Bu durum her ne kadar çelişki gibi görünse de, temelde maliye teorisine ilişkin birtakım kavramlar yatmaktadır. Örneğin mali aldanma bu çelişkiyi açıklayabilecek bir kavramdır. Öte yandan vergi mevzuatındaki boşluklar nedeniyle vergiden kaçınan mükellef sayısının artması ekonomide bazı etkinsizlikler ortaya çıkartacaktır. Bu tip olumsuz mali durumların aşılması için vergiye uyumun sağlanması gerekir. Vergi bilinci böyle bir sorunu çözecek bir kavramdır. İşte bu çalışmada da vergi bilinci ve kamu harcamaları arasındaki ilişki farklı değişkenler üzerinden değerlendirilerek anket yoluyla analiz edilmiştir. Anketin katılımcıları ise 18 yaş üstü ve en az ortaöğretim mezunu kişilerdir. Ulaşılan sonuçlar ise şu şekildedir: Bireyler ödedikleri verginin bir karşılığı olarak kamu harcamalarından etkinlik ve verimlilik beklemektedir. Ayrıca vergi ödeme eylemi ile kamu harcamaları arasında bir illiyet bağı aranmaktadır. Buna ek olarak katılımcılarda kamu harcamalarında israf ve savurganlığın yaşandığı yönünde bir algı oluşmuştur. Son olarak katılımcılar şeffaflığın hükümet politikalarına olan güvenin belirleyicisi olduğu yönünde kanaat belirtmişlerdir.