Finansal piyasaların eksiklikleri, merkezi finansal aracı kurumların gerekliliğini ortaya koymuş ve bu kurumlar, müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamada başarılı olmuştur. Ancak hala ülkelerarası para transferi gibi bazı hizmetler için yüksek masraflar ödenmektedir. Ayrıca, çağımızın hızlı ve verimli yeni uygulamalara ve iş modellerine ihtiyacı vardır ve mevcut kurumlar bu gereksinimlere tam olarak yanıt verememektedir. Özellikle COVID-19 ile birlikte dijitalleşmeye geçiş süreci hızlanmış ve finansal piyasalar hızlı bir değişim geçirmiştir. Kripto paralar, yapay zekâ ve blok zincir gibi Web3 bileşenleri, finansal piyasalarda önemli değişikliklere neden olmuş ve merkezi olmayan finansal ekosistemlerin gelişmesine olanak tanımıştır. Bu teknolojik gelişmeler, finansal hizmetlere daha fazla erişim sağlamış ve rekabeti artırmıştır. DeFi merkeziyetsiz finans anlamına gelmektedir ve de merkeziyetli finansa (CeFi)’ye göre birçok üstünlük barındırmaktadır. Kurumsal DeFi ise DeFi ekosisteminin yarattığı ürünlerin finansal kurumlarda kullanılmaya başlanmasını ve kurumların bu sürece uyum sağlayacak teknolojik altyapıyı edinmesini gerektirmektedir. DeFi, şirketlerin varlıklarını dijital tokenlara dönüştürerek bu ekosisteme entegre etmelerine ve finansal işlemlerini merkezi olmayan bir platform üzerinde gerçekleştirmelerine olanak tanır. Bu şekilde işlemler daha hızlı ve düşük maliyetli bir şekilde gerçekleştirilir ve piyasalardaki likidite artar. Bu çalışmanın amacı, DeFi kavramını ve DeFi'nin iş dünyasında nasıl uygulanabileceğini açıklamaktır. Bu çerçevede, DeFi'nin şirketler için potansiyel avantajları ve uygulanması adımları ele alınacak ve finansal kurumların bu dönüşümü başarıyla gerçekleştirmek için göz önünde bulundurmaları gereken faktörler açıklanacaktır. Ayrıca, DeFi'nin kurumsal düzeyde uygulanması sırasında ortaya çıkabilecek riskler ve bu riskleri etkili bir şekilde yönetmek için izlenmesi gereken stratejiler de incelenecektir.