The Social and Economic Dimensions of Migration
Synopsis
Göç ve göçmenlik kavramı insanlık tarihi kadar eski olan bir kavram olmakla beraber aynı zamanda birçok ülkenin de ortak problemidir. Daha iyi ve rahat bir yaşam sürme arzusu, daha yüksek ücret düzeylerinde çalışma isteği gibi sebeplerde gönüllü olarak başka ülkeye göç edenlerin yanı sıra savaşlar ve doğal afetler gibi insanların kendi can güvenliğini sağlamak için zorunlu olarak yaşadığı yeri terk edip başka bir ülkede belki de daha farklı şartlar altında yaşamak zorunda olduğu bir durum vardır. Göçün yapılış şekli, sebebi ne olursa olsun hem göç veren hem de göç alan ülke için farklı sorunları da beraberinde getirmektedir.
Son yıllarda göç hareketliliğinde gözle görülür bir artış meydana gelmiştir. Artan göç hareketliliği karşısında başta Avrupa olmak üzere tüm dünya sorunun çözümü için bir arayış içine girmiştir. Türkiye hem gelişmiş batı ülkeleri hem de az gelişmiş diğer ülkeler arasında bulunmakta ve bu nedenle de özellikle düzensiz göçmenler tarafından bir geçiş güzergâhım olarak kullanılmaktadır. Özellikle Ortadoğu ve Balkanlarda yaşanan savaşlar ve istikrarsızlıklar Türkiye’ye doğru yoğun bir göç dalgasına neden olmuştur. Türkiye dem geçmişten gelen bağlar ve duymuş olduğu sorumluluk anlayışı nedeni ile zor durumdaki sığınmacılara ev sahipliği yapmıştır.
İçinde bulunduğumuz çağın çok fazla göçe şahitlik etmesi nedeni ile bu çağa göçler çağı adı verilmiştir. UNCHR verilerine göre günümüzde dünya üzerinde Mayıs 2022 itibari ile evlerini terk et mek zorunda kalan insan sayısı 100 milyonu aşmıştır. Bu insanların 3 milyon 800 binine de Türkiye ev sahipliği yapmaktadır.
KALMİREC Göç, Nüfus, Eğitim ve İstihdam Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne ithafen hazırlanan kitabımız on bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde yurttaşlık hakları ve insan hakları üzerinde kavramsal çerçeveden bahsedilmektedir. İkinci bölümde makroekonomik çerçeve kapsamında uluslararası göç- kalkınma ilişkisine değinilmektedir. Üçüncü bölümde unicorn ve decacorn kavramları tanıtılarak güncel verilere yer verilerek ve göçmen girişimcilik kavramı üzerinde durulmuştur. Dördüncü bölümde Avrupa Birliği-Türkiye İlişkilerinde İş Birliği ve Çatışma Alanı Olarak Suriyeli Sığınmacılar Meselesi başlıklı çalışmaya yer verilmektedir. Beşinci bölümde göçün kentleşme üzerindeki etkisi incelenmektedir.
Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere doğru işgücü hareketliliği bulunmaktadır. Ülkeler işgücü hareketliliğinde vasıflı işgücünü kendi ülkesine çekmek isterler. Altıncı bölümde beyin göçü konusuna değinilmektedir.
İnsan hareketliliğinin artması sonucu güvenlik sorunları da ülkelerin üzerinde durduğu önemli konulardan biri haline gelerek gündemde sürekli yer almaktadır. Yedinci bölümde “Teknolojik İlerlemenin Göçmen Güvenliğine Etkisi ve Sınır Güvenlik Önlemleri” konusuna değinilmektedir. Göçün hızlı bir şekilde nüfuz etmesi ile işgücü hareketliliği ve yeni kurulan işler Türkiye ekonomisinde değişimler yaşanmaya başlamıştır. Sekizinci bölümde sanayisi ve ticareti bakımında gelişmiş olan Gaziantep ilinde sığınmacıların sanayiye katkıları bölüm yer almaktadır. Çalışmanın dokuzuncu ve onuncu bölümde kadın ve göç ilişkisi ele alınmakta olup, göçün görünmez yüzü olan sığınmacı kadınların bu süreçte yaşanmışlıkları görünür kılınmaya çalışılmaktadır.
Sosyal ve Ekonomik Boyutları ile Göç başlığı altında hazırlanan bu kitapta her bir bölümde farklı açılardan incelenen konula rın özellikle son dönemlerde yoğunlaşılan bu alana katkı sağlaması dileğiyle...
KALMİREC
Göç, Nüfus, Eğitim ve İstihdam Sorunları
Uygulama ve Araştırma Merkezi